Yeterince İyi Anne Miyim?
- Gonca Gül Yilmaz
- 11 Kas 2024
- 2 dakikada okunur
Ünlü Pediatr ve psikanalist D. W. Winnicott "yeterince iyi anneliği" tanımlarken, ilk adımın çocuğa uyum sağlamak olduğunu öngörmüştür. Çocuk için annenin %30 uyumluluğunun yeterli olduğunu söylemiştir. Uyumlu olmaktan kasıt her zaman ulaşılabilir olmak değildir. Anne yanlış da yapacaktır. Ancak bu yanlışlığın telafi edilebilirliğini ve nasıl yapacağını öğrenmek zorundadır.
Bebeklerin doğdukları andan itibaren anneleri ile ilişki kurmaya hevesli oldukları görülmüştür. Ancak anne tarafından heves yeterince olumlu karşılanmaz ve aradaki bağda ko pukluk olursa çocukta bu durum hayal kırıklığına sebep olur ve çocuğun yeni bir ilişki kurma ya cesareti kalmaz. Anne, aradaki bağı canlı tutmak ve çocuğun ilişkiye dair hevesini kırmam ak için çocuğa verdiği örtülü ya da açık mesajlara dikkat etmelidir.
Demelidir anne; sen buradasın ve ben bunun için çok mutluyum. Çocuğa verilen mesaj aslında annenin kendine mesajıdır. Ben de burda, bu bedende seninle olmaktan dolayı çok mutluyum der aslında anne. Kendi bedeninin içinde rahat olduğu hissini yaşar. Bebeğinin varlığının ve anneye verdiği huzurun, tarifi mümkün olmayan nitelikler taşıdığı bir gerçektir. Bebeğinin yanında olduğu, sağlıklı olduğu, nefes aldığı her an, anne için mutluluk sebebi ve kaynağı niteliğindedir. Bebeğinin aldığı nefesini ritmini dinlemek anneye huzur verir. Varlığ ına can katar, neşe gelir. Bu yaşadığı duyguları yansıtabiliyorsa anne, işte o zaman çocuk da b enzer hisleri yaşayacak ve coşku dolacaktır. Tam tersi olduğunda ise çocuk kendini kaygan ze mine basmış gibi hissedecek ve sağlam duramayacaktır. Mutlu olamayacak, coşku dolamayac ak, aidiyet hissedemeyecektir. Belki de burda olmamasının aslında daha iyi olacağını düşünecektir.
Her birey gibi çocuklar da saygıyı arar. Anne çocuğunun da kararlarının olduğunu, desteklenmesi ve bunları değerli bulduğunu belirtmesi gerektiğini bilmelidir. Bu hak çocukların yeni şeyler keşfetmesi için bir alan açmaktadır. Saygı duyulan çocuklar kendi varlıklarını ifade etme cesaretine sahip olur. İhtiyaç duydukları zaman ulaşabileceği ve kendisine vakit ayıracağınızı bilirse kendine ve anneye olan güveni sağlamlaşmış olur.
Çocukların annelerinde aradıkları ve bulmayı umdukları en değerli şey "sevgi"dir. Çocuğa kurallar ve sınırlar dahilinde kabul gördüğü, anlaşıldığı hissettirilirse çocuk bunu da sevgi olarak algılar. Bunun önemli noktası ise gerçek ve içten olmasıdır. Çocuklar sanılanın aksine her şeyi doğru algılayan varlıklardır. Gerçek ve sahte arasındaki farkı da çok iyi analiz edebilirler. Davranışlarınızın doğru hissini çok rahat anlayabilmektedirler.
Robert Karen' ın açıkladığı gibi:
Neredeyse her çocuk, kötü davranılmış olanlar bile, anne/babalarını sever. Bu çocuk olmanın doğası gereğidir. İncinmiş, hayal kırıklığına uğramış, arzu ettikleri sevgiye ulaşma olasılığını ortadan kaldıran yıkıcı bir duruma düşmüş olabilirler, fakat bağlanmak, kaygılı bir şekilde bağlanmak bile olsa sevmektir. Her yıl, sevgiye ulaşmak biraz daha zorlaşabilir, çocuk her yıl ilişki isteğini daha ısrarla inkar edebilir, hatta anne/babalarına küfürler edebilir ve onlara en küçük bir sevgi duymadığını söyleyebilir; fakat sevgi, bunu açıkça ifade etmeyi ve karşılığını duymayı özleyerek, yakıcı güneş gibi gizli oradadır...
Sevginin açamayacağı kapı yoktur. Sevgiyle kalın...

Comments